Dönüm Noktaları
İnsanların hayatlarını değiştiren dönüm noktaları var. Belki iyi belki kötü. Bazen bir hata bazen bir başarı. Bazen bu değişimler amaçlarımızı, hayata bakışımızı ve sonrasında kararlarımızı etkiler. Dönüm noktaları bazen sizin seçmediğiniz bir yol olurken bazen sadece başlangıcı seçtiğiniz bir yol oluyor. Bu yolda çoğu zaman başımıza kötü olaylar gelir. Dersler kötü gider, arkadaşınız sizi terk eder, babanız size sırtını döner, işten kovulursunuz ve tekrar emeklemeye başlarsınız. Bazen de hiç planda yokken biriyle tanışırsınız, arkadaşınız olur, karşınıza bir kedi çıkar, hayaller için karakterleriniz olur. Genelde filmler bu anları bize gösterir. Sıradan akışında giden bir hayata gelen kötü ya da iyi olayları seyrederiz. Dönüm noktaları bekleriz.
Benim için bu dönüm noktaları ayrı ayrı depresyon zamanlarımda oldu:
1. Lise son sınıfta staj yaparken tanıştığım tekir kedi oldu. Bana sevgiyle birlikte birçok duygunun varlığını gösterdiğini ve hissetmemi sağladığını daha önce anlatmıştım.
2. Liseden sonra iki yıllık okula gitmek oldu. İstanbul dışında okumak herkes gibi beni de korkuttu. Okuldan çok başkalarıyla birlikte yaşama fikri beni ürküttü. Ne kadar uyumsuz ve yeni düzene alışamayan biri olduğumu biliyorum. Bu annemi de korkuttu. Hatta sonucu babamın yanında öğrendiğimde babamın işi çıkışında birlikte acılı çiğ köfte yediğimizi ve sessizce sadece yan yana oturduğumuzu hatırlıyorum. Babam da en az benim kadar üzülmüştü sanki. Beni kaldığım yurda bıraktıktan sonra ilk kez ağladığını görmüştüm. Bu beni korkutmuştu. Küçüklüğümden beri sadece kızgını veya alay ettiğini gördüğüm babamın karşımda içine gömülerek ağladığını görmek bana ilk başta dehşet verdi. Güçlü bir karakter gibi görünüp hava atamam. Odama çıkıp bende ağlamıştım. Yurt düzenine alışmak için bir hafta önce gittiğim yurtta bir hafta midem bozuk gezmiştim. İyi ki bir hafta önce gitmişim. Çünkü okul haftasına gelip okula alışmaya çalışırken yurda uyum sağlamıştım. Asosyal kişiliğim ne kadar uyum sağlarsa tabi.
3. İhanet, size haksızlık yapılması yaşadığınız o an canınızı yaksa da büyümenizi sağlıyor. İnsan kayboluyor, sıkışıyor bu duyguların içinde. “Denedim olmadı” derken içinizdeki başarısızlık hissi de can sıkıyor. Son kovulmamla insanların ikiyüzlü olduğunu canım acıyarak gördüm. İş hayatında, sosyal hayatta, mert ve dürüst olanın değil yakala olanın kazandığını gördüm. Omurgasız olmanın ne olduğunu gördüm. İntikam hırsının kişinin kendisini ne kadar yıprattığını ve asıl önemli olanın kendi sağlığım, benliğim olduğunu öğrendim.
Ve şimdi bu durumdayım. Hayatımın bu noktasından sonrası nasıl olacak bilmiyorum. Hangi seçimler, hangi adımlarım doğru olacak bilmiyorum. Planım ne olacak? Ne yapmam gerek? Zamanımı boşa harcamak istemiyorum. Ama yanlış bir tercih için de zamanımı harcamak istemiyorum. Keşke hayat içinde belli anahtar kelimeler olsa.