Erken Kalkmak İçin Denemeler
Erken kalkmak için yine çabalıyorum. Sadece erken kalkmak için değil yaşamaya istekli olmak için ve günüm donuk geçmesin diye çabalıyorum. Erken kalkmak istiyorum, sabahı yaşamak istiyorum diye birçok kez söylemişimdir. Ama disiplinli olmadığım için başarması pek kolay olmuyor.
Bugün sabah uzun zaman sonra yağmur yağdı. Dün hiç kımıldamayan yapraklar hareketlendi. Ferahlamışlardır. Yağmur bana bir anda bir sürü anıyı hatırlattı. Her yağmurda yeniden aynı anıları hatırlıyorum. Tanıdık bir koku gibi beni geçmişe, güzel zamanlara götürüyor. Penceremin yanında oturuyorum yine. Dışarıda yürüyen insanları, hızla geçen arabaları ve şansım varsa görebilirsem kedileri seyrediyorum. Çoğunlukla elektrikli scooter (martı ve diğerleri) kullanan insanlarda geçiyor. Rüzgâr esmeye devam ediyor. Şimdilik her şey yolunda.
Sıcak giderek kafamı ısıtıyor artık. İnsan oturduğu yerde bile terliyor. Sıcaklık insanın en basit günlük işlerini yapmasına bile engel oluyor. Sürekli baş dönmesi ve halsizlik hissediyorum. Geçtiğimiz günlerde en sıcak gün dedikleri günü yaşadık. Odam sanki pencerem hiç açık değil gibi havasızdı. Artık sıcağın kokusunu alabiliyordum. Dışarıdan sanki asfaltın ve araba lastiklerinin kokusu geliyordu. Şimdiki yağmur sonrası çimen, toprak ve çiçeklerin kokusu yoktu. Şuan esen rüzgara o kadar ihtiyacımız varmış ki teşekkür etmeden duramıyorum yerimde. Ne yazık ki bu yağmur bir günlük yarın yeniden sıcak olacak. Ama olsun.
Dün sabah 3’te uyandığım için öğlen olduğunda bana göre gün bitmişti. Sıcakla birlikte yatağa yapışmış olarak hiçbir şey yapmadan yatıyordum. Kitap okumak veya konuşmak fazla geliyordu. Sanki tüm bunlar kat kat kazak giydiriyormuş gibi. Zaten bir zaman sonra uyuyakalmışım ve yağmurla uyandım şimdi.
Pazar gecesinde hiç uyumadan pazartesiyi uykusuz geçirmemin ardından 3. erken uyandığım sabah. Bu nereye kadar gidecek veya bunu ne bozacak bilmiyorum.
Hep erken kalkmak istedim. Muhteşem başarılar elde etmek gibi bir hırs yok bende ama en azından gününü dolu yaşayan ve akşam yatağa yattığında uyumak için zorluk yaşamayan insanlardan olmak istemiştim. Çok uğraşmadan uyuyabilen insanlar ne şanslı. Yalanım yok onlara imreniyorum. Ben bunu belki de hayatım boyunca çok az yaptım. Bunun için ya o günden gerçekten memnun olmam gerek ya da önceki gününde hiç uyumamış ve uykuya aç olmam gerek. Bu sürekli çalışan beyinle uyumak zor oluyor. Çalıştığım zamanlarda bile düşünmeyi kesemiyordum. Sanki düşünmek için düşünüyorum.
Erken kalkmak için 3. deneme bu. 3. işsizlik ayında 3. erken kalkma denemesi.
1.Deneme: 14 Mayıs doğum günüm
2.Deneme: 11 Haziran babamla görüşmemden sonra kendimi aç bıraktığım 3 günün ardından
Bir iki hafta Temmuz’a kadar yürüyüş yaptım, kitap okudum, İngilizce ve blog üzerinde çalıştım. Ama bir zaman sonra istikrarsız olduğum için bunları yapmayı kestim. Sıkıldım mı? Belki de zaten yapmak istemiyordum. Her planım gibi bunları da yapmayı kestim. Ve günlerim yeniden boş geçmeye başladı. Belki de bunları yapmak için erken kalkmıyordum. Belki erken kalkmak için bir amaca ihtiyacım vardı. Hani insanın bir hedefi olur ama hedefe vardığı zaman hep istediği amacı gerçekleştirmiş olur ya ve boşluğa düşer; peki şimdi ne yapmam gerek? Peki benim amacım neydi? Çocukları asla topluma katılmayacak annem ve babam için, uyum sağlayamadığım ablam için üzülüyorum. Annem çatala çatal demediğimi “neden adı çatal?” diye sorduğumu anlatır. Anasınıfında koroda herkes şarkı söylerken benim insanları incelediğimi ve her zaman olayın dışında kalacağımı o zaman fark ettiğini anlatır.
Ne zaman oldu da kötü hissetmeye başladım bilmiyorum. Kendimi erken kalkmaya alıştırmak için hareketli rüyalardan sonra başladığım güne, baş ağrısına katlanmak bir işe yaramadı. Bir ara tekrar akşam 18’de uyudum ve sabah 3’de uyandım. Çok az hareket etmeme rağmen bacaklarım üzerinde tuğla taşıyormuşum gibi acı hissettim. Gözüm şişmiş ve başım ağrıyordu. İşe gittiğim, çalıştığım günlerden daha yorgun hissediyordum. Hem koşup durduğum rüyaları görmemek için enerjimi atmam gerek hem de dinlenmek için önce yorulmam gerekliydi.
Kahvaltımı yaptım, çay içtim. Her zamanki gibi “bugün kendime gelme günüm” dedim. Her zamanki gibi aklımda gerçekleştirmeyeceğim amaçlarım vardı. İnternet, televizyon ve telefondan uzak durmak istedim. Kitap okumaya çalıştım yeniden. Belki günün ilerleten saatlerinde odamı temizlerim, yazı yazarım, banyo yaparım ve biraz daha iyi hissederim dedim. Her gün dediğim gibi; Bugün dayan yarından sonra günler güzel olacak dedim.
Bazen gözlerimi kapatıp sadece çiçekleri düşünmek istiyorum. Yağmuru yeni ıslanmış yaprakları belki bulutların arasından gülümseyen güneşi. İnsanların o anda üzgün gölgeleri olabilir. Ağaç köklerine kadar uzanan gölgeler. Rüzgâr kirpiklerimizde ve aklımızı kaybetmememiz için yüzümüzü yıkıyor. O dakikalarda göz ağrım gidiyor sanki. Sonrasında güneş batıyor, ben odamdayım. Rüzgâr gitmiş. Yüzüm sıcak ve gözlerim ağrıyor yeniden.