-
Tekir Kedi Kim?
Tekir kedi blog sayfam için başta harika bir isim gibi geldi. Çünkü kelime bile içimi ısıtıyordu. Blog ismine karar verirken başta kendi adımı kullanmak da istemedim. Neden bilmiyorum göz önünde olmak istemedim. Belki sonra dedim. Dostluk kurduğum isimsiz kediyi hatırlatacak kelimelerle başlamak istedim. Patisini, sıcaklığını yanımda düşleyerek yazdım ilk blog yazılarını. Kahverengi bir tekir kedi vardı eskiden dükkânda. Küçük misafirlerin gelmesini engellerdi. Staja alışmak için erken başladığım Haziran’da sürekli bir köşeye toparlanıp uyuyan bir kediyle karşılaştım. Acıktığında ona dört dilim salam veriliyordu. Bir köşesi bile olmayan kedi sürekli eller altında mıncıklanıyordu. Sonra bana da dilim salamlardan aldırdılar ve sen besle dediler. Başta dört sonra beş hatta bazen paketin tamamını vermeye…
-
Doğum Günüm ve Seçim Günü
Bugün benim doğum günüm, anneler günü, Çiftçiler Günü ve aynı zamanda seçim günü. Bugün ilk oy kullanışım değildi. Ama uzun aradan sonra ilkmiş kadar heyecanlandım. Uzun süre evde oturunca, alışverişi bile evden çıkmadan telefondan yapınca biranda kalabalık insana gerginlik verebiliyor. Seçim günü yaratılan ciddiyet ayrı, kalabalık ve annemle benim uykulu sersemliğimiz durumu deneysel bir hale getirdi. Bu heyecan benim doğum günüm için geçerli değil. Basık tavanlı bu okul küçükken nasılda kocaman geliyordu. Eskiden sürekli yanından derse yetişmek için koşarak geçtiğim gövdesindeki şekli ayı kafasını andıran ağaç bile olduğu yerdeydi. O zamandan ne çok şey değişti. Her seçim günü aklıma geliyor iyi ve kötü anılar, zamanın ne çok geçtiği. Oysa insan…
-
Blog Açmak İçin Tereddüt Ederken
Blog açmak için başta birçok kez düşündüm. İşsizlik günlerimdi ama amaç sayfadan para kazanmak değildi, bana ait bir sayfa olması ve bir şekilde yazdıklarımın insanlara ulaşmasıydı. Aslında içimden hep “blog senin neyine” desem de bir şekilde kendimi kötü sonuçlara da hazırlayarak işe başladım. Bir işe başlamadan önce çok düşünüyorum. Fazla ayrıntılara takılıyorum. Benim sorunlarımdan biri bu. Yarar getirmeyecek bir sayfanın para ve emek kayıplarını düşününce hep geri çekildim. Dahası yazdıklarımı bir blog sayfasında paylaşacak kadar değerli ve okunaklı bulmuyorum. Ben bile geriye dönüp yazdığım bir hikâye, şiir veya hiçbir şey olmamış satırları okurken “bu ne be!” diyorum. Aynı konuyu benzer satırlarla kendimi tanıttığım yazıda da anlattım. Ama şuan işsizim. Sadece…
-
Büyüdüğünü Sanıyor
Büyüdüğünü sanıyorDaha on iki yaşında bir çocukHâlâ annesinin bir koridor mesafesindeHâlâ uyumadan önce karanlıktan korkuyor.Seslere irkiliyor, kriz geçiriyorSaçları ellerinde.Kapıları tekmeliyorOdasının annesiyle sırt sırta olmasını seviyor.Bağırsa duyacak biliyorBüyüdüğünü sanıyor ve ağlıyor.